24 Kasım 2012 Cumartesi


günler

 

1.
gözlüğümü kırdım. önce kırmadım, önce sıkıldım, sonra kırdım. yenisini aldım. depremde herkes gitti dedi satıcı adam. pazarlık yapmadım. zaten yapmam. rakam bana uymazsa giderim, o kadar. hep böyle oldu bu. sonra yeni gözlük burun kemiğime tam oturmadı. yani sonra sonra fark ettim. sonra sonra aslında acımayla hareket ettiğimi anladım. sonra sonra aslında kendimin ‘zede’ olduğunu ve aslında bana yardım edilmesi gerektiğini demek istediğimi anladım. standart örtük. oluyor böyle şeyler.

 
2.
herkesin ağzında aynı cümle: “o iyi  biri”. iyi de  bunca kötülük nereden çıkıyor öyleyse? başolmaz sizle. ben gideyim basit şeyler düşüneyim diyorum. bi şeyler yazacaksam  da hopper’ın resimleri, serra’nın heykelleri, feldman’ın son dönem besteleri hizasında bir yazı. yazıda yalın derinlik. gösteriş düşkünü güç manyağı yamukiye’de böyle şeylere saygı duymazlar ki diyorum sonra. iyi, öyle olsun. ama men dönmezem yolumdan. ha-ha. bi de şu var tabii, basit basit yazıp konuşayım ki faşizm geldiğinde hep aydınlardan başlar ya ilkin, ben de bu sayede arada kaynayayım. ne bileyim işte sözgelimi bi bahçıvan gibi konuşup yazayım. “şimdi yapmayalım(çamı gösteriyor), o sevmez bunu. eylülde yaparız” (budamayı kastediyor)”. bu bahçıvan bir aydın bence. sonra beni bi üzüntü alıyor. faşizm bahçıvanı da yakacak, hiç şansı yok.

(kültürsüz) narsistler sinirli olur bilgi karşısında. bilgi bastırdıklarıyla yüzleşmelerini söyler gizli gizli ya sinirlenirler bu gizli çağrıya. kontrollerini kaybedeceklerini ve içlerinden hortlaklar çıkacağından korkarlar. bi de üstüne onların baktıkları yerlerle sen  ilgilenmeyiverince birden köpürüp bilgiyi ve seni aşağılamaya başlarlar. yansıtmalarla işleyen bir süperego kokusu kaplar ortalığı. her sözleri, asker, polis gibi hiyerarşikleşir. bakıyorum da bu hep olduğuna göre faşizm hep aramızda demek ki. gizli faşistleri tanımak zaman alır, ona dikkat!

bahçıvan da zorda çevresinde yani. yanımda rahat edebilirdi. “tamam, eylülde keseriz o zaman” diyorum, “yani işte budarız”. duymuyor, sırtını dönüp gidiyor. bu da başka bir yazının konusu.

 

3.
yaz sıcak geçiyormuş. gına geldi bu muhabbetten, başka  n’olacaktı ki, kar mı yağacaktı.

gözlüğümü sevmedim.

 

uygar asan, 2012
 
 
ilk yayımlandığı yer:
cin ayşe fanzin
sayı: 8, güz 2012