günler
1.
gözlüğümü
kırdım. önce kırmadım, önce sıkıldım, sonra kırdım. yenisini aldım. depremde
herkes gitti dedi satıcı adam. pazarlık yapmadım. zaten yapmam. rakam bana uymazsa
giderim, o kadar. hep böyle oldu bu. sonra yeni gözlük burun kemiğime tam
oturmadı. yani sonra sonra fark ettim. sonra sonra aslında acımayla hareket
ettiğimi anladım. sonra sonra aslında kendimin ‘zede’ olduğunu ve aslında bana yardım
edilmesi gerektiğini demek istediğimi anladım. standart örtük. oluyor böyle
şeyler.herkesin ağzında aynı cümle: “o iyi biri”. iyi de bunca kötülük nereden çıkıyor öyleyse? başolmaz sizle. ben gideyim basit şeyler düşüneyim diyorum. bi şeyler yazacaksam da hopper’ın resimleri, serra’nın heykelleri, feldman’ın son dönem besteleri hizasında bir yazı. yazıda yalın derinlik. gösteriş düşkünü güç manyağı yamukiye’de böyle şeylere saygı duymazlar ki diyorum sonra. iyi, öyle olsun. ama men dönmezem yolumdan. ha-ha. bi de şu var tabii, basit basit yazıp konuşayım ki faşizm geldiğinde hep aydınlardan başlar ya ilkin, ben de bu sayede arada kaynayayım. ne bileyim işte sözgelimi bi bahçıvan gibi konuşup yazayım. “şimdi yapmayalım(çamı gösteriyor), o sevmez bunu. eylülde yaparız” (budamayı kastediyor)”. bu bahçıvan bir aydın bence. sonra beni bi üzüntü alıyor. faşizm bahçıvanı da yakacak, hiç şansı yok.
(kültürsüz)
narsistler sinirli olur bilgi karşısında. bilgi bastırdıklarıyla yüzleşmelerini
söyler gizli gizli ya sinirlenirler bu gizli çağrıya. kontrollerini
kaybedeceklerini ve içlerinden hortlaklar çıkacağından korkarlar. bi de üstüne onların
baktıkları yerlerle sen ilgilenmeyiverince
birden köpürüp bilgiyi ve seni aşağılamaya başlarlar. yansıtmalarla işleyen bir
süperego kokusu kaplar ortalığı. her sözleri, asker, polis gibi hiyerarşikleşir.
bakıyorum da bu hep olduğuna göre faşizm hep aramızda demek ki. gizli faşistleri
tanımak zaman alır, ona dikkat!
bahçıvan
da zorda çevresinde yani. yanımda rahat edebilirdi. “tamam, eylülde keseriz o
zaman” diyorum, “yani işte budarız”. duymuyor, sırtını dönüp gidiyor. bu da başka
bir yazının konusu.
3.
yaz
sıcak geçiyormuş. gına geldi bu muhabbetten, başka n’olacaktı ki, kar mı yağacaktı.
gözlüğümü
sevmedim.
uygar asan, 2012