z. her şey politiktir…
ç. politika iktidara gönderir. bu onun karanlığıdır. ya da, politika, insanın iktidarla ilişkisi ya da ilişkisizliğidir. bu insanın karanlığı ya da aydınlığıdır…
ğ. iktidar, onaylanmayı sever. tıpkı insan gibi. bu yüzden ‘kıyı’, verilecek onayla her an merkez olabilir. başka bir deyişle bir eylem olarak kaçış çizgisi çizen insan, gittiği kıyı’da onaylanınca iktidara dönüp ona eklemlenebilir. bu bir “kapma aygıtı” olan iktidarın cazibesi, insanın karanlığıdır…
j. sınır, yorgunluktur. iktidar’sız’lık yaratır. sindirilememiş yorgunluk her seferinde iktidarın sesinin biraz daha fazla duyulur olmasını sağlar. insanın ve iktidarın sesinin karanlığı bir eylem olarak sınırda durmayı ve bu sese direnmeyi aşındırır…
m. eğitim, koşarken iç kulvara yaklaşma eğilimi kazandırmaktır atlara. dış kulvar: sınır; j ’nin ilk cümlesi…
x. sanat(çın)ın varsa görevlerinden biri insanın karanlıklarıyla uğraşmaktır…
ü. iktidar hizaya getirici malum kurumlarıyla direnir: okul, akıl hastaneleri, askeriye, polis….bu kurumlar soyut değil somuttur. bu somutluk insandan gelir. bu yüzden eklemlenmiş insan bazen bu kurumlara yaslanıp onun sesiyle konuşarak, direnmekten ve böylece kendi açmazıyla yüzleşmekten kaçabileceğinden, gönüllü bir çabayla bizzat iktidarın motoru haline gelebilir…
w. tarih, çölünden dönüp iktidarın motoru olanların öyküleriyle doludur…
b. kendi kendisini sürgüne gönderen bir pul koleksiyoncusu kuruyorum…
p. bir ‘salınım’ olarak ‘oluş’u kabartan bir sanat !..
t. “kendisini uydurmak zorunda kalan benlik kendini kısaltır…” demişti m. blanchot. eklemek gerekir iktidar üreten, taşıyan, bir politika da özneyi kısaltır…
n.“pürtüklü zemin”e kale’sini kuran iktidarla tek derdi o iktidarı ele geçirip kendi ‘o’ olmak isteyen bir politikayla, sanatın yanyanalığı?..iktidarın “pürtüklü zemin”inden bir eylem olarak kendini kaçıran sanat!..
ş. yersiz yurtsuz’luk; sınırda’lık; gönüllü sürgün’lük; göçebe’lik üreten bir politika mümkün müdür?..
u. her tür yalnızlığı göze alan ve “oda loştu, karanlık olmasından kaynaklanmıyordu bu durum: ışık çok görünür hale gelmişti, artık aydınlatmıyordu” diyen m. blanchot çok iyi biliyordu sürekli muhalefetin anlamını…
r. iktidar yapısı gereği tutucudur. yani iktidar düşleyen aydın(lık)(!), zemin değişince hızla karanlıklaşabilir!..
a. insan tehlikeli bir hayvandır!..
uygar asan
iktidar notların üzerine soruyorum: anayasa maddesi yaz deseler, ne yazardın? "iktidar isteği bir suçtur"gibi, salakça oldu ama, neyse..
YanıtlaSilanarşik toplumda anayasa olmaz mı diyeceksin?
özür dilerim yeni gördüm notunuzu.
YanıtlaSilanayasa, kişinin etik, psikolojik, felsefi...anlamda varlığının sorumluluğunu üstlenmemesinden doğmuyor mu; iktidar bu kuralları oluşturup sonra da araya girip benim adıma varlığımı mı koruyacak, tabii toplumu da benden korumuş olacak öbür yandan. buna ihtiyacım var mı; etik düzeyde levinas’ın “bir yüzün ilk sözü: öldürmeyeceksin”in nasıl içselleşeceği iktidara ve onun anayasasına mı kaldı,
bunu ben neden yapamayayım ki.
ben kendi varlığımı ve tabii sorumluluğumu üstlenirim, iktidara da anayasasına da
neden ihtiyaç duyayım?
konu kritik, 3-5 cümleyle çözümlenecek bir konu da değil tabii.
son olarak "anarşik toplum" çok büyük bir söz gibi geliyor bana;
şimdilik "anarşik topluluk(lar)"daha aklıma yatıyor..