yeşillenmiş
bir dalaktır uykusuzluk
:
sıkıştırır
lanselyükars’a
a.
sinekler üşüşüyor organıma siyah bir uçurum
kadar siyah lekeler bırakıyorlar geride
şekerli suyun tiksintisi kaplıyor içimi
ansızın beliren bir çatlak burasını oradan ayırı
yor milyonlarca topluiğne var etrafta VE renksizler mor çatlaklar genişleyip koca y
arıklar oluyorlar gözlerimi kapatıyorum ellerimle ellerim siğilli çıkıntılarım benim y
ere çöküp daldırıyorum tüm fazlalıklarımı toprağa iyi geliyor ilkin bu kucaklaşma s
onra dışarı zorlanmaya başlıyor çukurlarından gözlerim VE aniden kıpırtılar çarpm
aya başlıyor her yanıma az ileriden geçen bir şeyin toprağı bana doğru itişi bu dibe
çekiliyorum işte dibe dibe dibe VE ansızın tuhaf böcekler çıkıyor karşıma başlıyorl
ar organımı kemirmeye siyah bir uçurum kadar siyah lekeler bırakıyorlar geride
yor milyonlarca topluiğne var etrafta VE renksizler mor çatlaklar genişleyip koca y
arıklar oluyorlar gözlerimi kapatıyorum ellerimle ellerim siğilli çıkıntılarım benim y
ere çöküp daldırıyorum tüm fazlalıklarımı toprağa iyi geliyor ilkin bu kucaklaşma s
onra dışarı zorlanmaya başlıyor çukurlarından gözlerim VE aniden kıpırtılar çarpm
aya başlıyor her yanıma az ileriden geçen bir şeyin toprağı bana doğru itişi bu dibe
çekiliyorum işte dibe dibe dibe VE ansızın tuhaf böcekler çıkıyor karşıma başlıyorl
ar organımı kemirmeye siyah bir uçurum kadar siyah lekeler bırakıyorlar geride
b.
siyah beyaz bir kış ellerim mosmor sığmaz
içime içim hayatınıza utancımdan terli
içim ellerim her an biraz daha kararıyor bir baykuş yavaşça ilerliyor karın üstünde
bir taşın önünde duruyor sonra kaldırıp taşı bir şeyler yiyor altından ellerimi astars
ız ceplerime sokuyorum zorlukla organıma dokunuyorum yaralar içinde olsun diy
orum sünger bir top görüyorum ilerideki ağaçta patlamaz bunlar biliyorum tırnakl
arımı bacaklarıma batırıyorum hiçbir şey hissetmiyorum çıkarıp bakınca tırnakları
mın etimin şişmesiyle kapanmış olduğunu fark ediyorum bunu tırnaklarımın beya
z lekelerle dolu halinden daha çok seviyorum karını temizleyip bir çite oturuyoru
m çit kırılıyor yere düşüyorum sağlam değilmiş o yüzden düştüm diyorum rüzgar
ların kokularını düşünüyorum şimdi yok o kadın VE o çocuklar VE tavuklar kım
ıltısız kalıyorum üstüme işemeye karar veriyorum iyi geliyor ilkin bu sıcaklık son
ra yaralarımı yakmaya başlıyor sidik sadece çürüyen yangını hissetmez diyorum
söylediğimi doğru buluyorum
içim ellerim her an biraz daha kararıyor bir baykuş yavaşça ilerliyor karın üstünde
bir taşın önünde duruyor sonra kaldırıp taşı bir şeyler yiyor altından ellerimi astars
ız ceplerime sokuyorum zorlukla organıma dokunuyorum yaralar içinde olsun diy
orum sünger bir top görüyorum ilerideki ağaçta patlamaz bunlar biliyorum tırnakl
arımı bacaklarıma batırıyorum hiçbir şey hissetmiyorum çıkarıp bakınca tırnakları
mın etimin şişmesiyle kapanmış olduğunu fark ediyorum bunu tırnaklarımın beya
z lekelerle dolu halinden daha çok seviyorum karını temizleyip bir çite oturuyoru
m çit kırılıyor yere düşüyorum sağlam değilmiş o yüzden düştüm diyorum rüzgar
ların kokularını düşünüyorum şimdi yok o kadın VE o çocuklar VE tavuklar kım
ıltısız kalıyorum üstüme işemeye karar veriyorum iyi geliyor ilkin bu sıcaklık son
ra yaralarımı yakmaya başlıyor sidik sadece çürüyen yangını hissetmez diyorum
söylediğimi doğru buluyorum
SON SÖZ
: küfünüz
sıtması iliğimin
uygar
asan
no edebiyat, sayı: 2, ekim 2007
perdeler
mübin orhon için
1.
odamdayım. her şey sessiz.
penceremden her gün biraz daha kızardıklarını
görüyorum yaprakların. ölümün işi bu. biliyorum.
gidemiyorum.
bazen bir sis gelip götürüyor onları. nereye
gittiklerini hiç bilemiyorum. bağırmak istiyorum:
bırak, bırak onları!
kalamıyorum.
uyusam diyorum sonra, bi uyusam.
ben hiç uykumda sevilmedim ki. *
ne zaman uyumaya kalksam dışarı attılar beni odamdan.
giremiyorum.
kapı açılıyor. önce kokusu geliyor. anlıyorum.
söylemek istiyorum: okşa, okşa yüzümü! hep
sonra uyu benden hep önce uyan. kovala sisi
çağır yağmuru.
söyleyemiyorum.
2.
söndürüp ışıkları usulca sokuldu kış.
ara sokaklara itti incittiği yağmur düşünü
mor ve siyah sızdı uykusuzluklara.
tipiye döndü gün kokular
ve solgun fotoğraflar arasında.
bir gölge ağacıyım şimdi. rüzgar
aşındırıp duruyor tutunduğum toprağı.
çöldeki kum tanelerinin yürüyüşü
oluyorum kalışımda.
yavaşça...
kıyıma...
SON SÖZ :
kanadık...
bir yara gibi
sessizce
* “uykuda sevilmek” sami baydar ‘ın
bir şiirinin adıdır.
uygar asan
not:
şiirin ilk bölümünü 1996 yılında berlin'de işgal evinde
yaşarken yazıldı. tam emin olamamakla birlikte
ikinci bölüm, sanırım 2004.
bi defterde karşılaşınca şiirlerle, üç dizeyi yanlış aktardığımı farkettim
düzelterek buraya yeniden alayım dedim.
şu yıllar geçmişime sahip çıkmaya çalışma dönemi,
şimdim 'perdeler' şiirine dirense de
yoketmeme kararı aldım.
yoketmeme kararı aldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder